Kitap Adı: Şimdi Benimsin
Yazar: Güneş Demirel
Yayın Evi: Ephesus
Sayfa sayısı: 564
Puanım: 4/5
Arka Kapak Yazısı:
Kötü bir başlangıçtı onların ki ne Elif hak etmişti başına gelenleri, ne de Fırat istemişti böyle olmasını. Bir gecede hayatlar değişmiş, hayaller yıkılmıştı...
Zaman unutturabilir miydi kötü anıları?
Affedebilir miydi günahı?
Haksızlıkların en büyüğünü yaşayan Elif, ailesi tarafından dışlanırken, felaketi olan insanlar tarafından sarıp sarmalanır. Her geçen gün nefret ateşiyle bilense de hayata tutunmaya çalışır.
Fırat ise pişmanlıkları ve vicdanı ile savaşırken, Elif'in güzelliğine ve masumiyetine yenilir. Gün geçtikçe ilmek ilmek her hücresine işler Elif. Artık Fırat için hayatın amacı, affedilmek ve kara sevdasına karşılık bulabilmektir.
İki töre mahkumunun hayat yolculuğuna eşlik ederken, hem yüreğiniz acıyacak, hemde dev bir aşka tanık olacaksınız.
Yorumum:
Bu kitap için ön yargılı olmamanızı öneririm. Çünkü kitap diğer Wattpad klasikleri gibi Elif'in hemen Fırat'ı affedip mutlu mesut bir hayat yaşadığı hikayeye dönüşmüyor. Fırat'ın yaptığı şeyi Elif'in kolay kolay unutması çok saçma kaçardı zaten. Elif ve Fırat'ı çok zorlu dönemler bekliyordu çünkü Fırat Elif'in hamile kalacağını tahmin edemezdi -hoş böyle bir şeyi bile nasıl yapmıştı kendine inanamıyordu ya neyse.
Evet, Fırat Elif'e tecavüz etmişti sebebi ise töre denen leke yüzünden başını yere eğmesi idi. Nişanlandığı kız Beril, Elif'in ağabeyine kaçmıştı. Çok baskı altındaydı herkes tarafından küçük gören gözlerle bakılıyordu ve en sonunda bunu yapmaya mecbur bırakıldı.
Elif yaşadığı olay yüzünden günlerce kendine gelememişti. Üstüne üstlük ailesi ondan utandığı için onu tanımadığı biriyle evlenmeye zorluyorlardı fakat hamile olduğu o gece bu da olmadı, evleneceği adamın ailesi istemedi onu. O gece kafasında sadece bu bebek vardı o iğrenç gezenin izini taşıyordu karnında. Karnındakini istiyor muydu emin değildi.
Kafasında bin bir çeşit sesle kendini uçurumun ucunda buldu. Buradan atlayacak ve her şey bitecekti. Bütün o hor gören bakışlardan ve kendini utanç kaynağı gibi gördüğü hissinden kurtulacaktı.
Ama olmadı. Kendisini uçurumun kenarına iten de onu o uçurumun ucundan çekip alanda aynı kişiydi, Fırat.
Elif Fırat ile evlenmek zorunda kaldı çünkü ne Fırat kendi çocuğunun başkasına baba demesine izin verebilirdi ne de ailesi. Elif'i hemen Diyarbakır'a götürdü. Elif oraya gider gitmez bir sevgi yumağının içine düştüğünü sandı çünkü herkes onu çok seviyor ve el üstünde tutuyordu.
Elif başına gelen bu felaket senaryosuna sebebiyet veren aileye sevgi duymaya başlamıştı. Bundan bazı zamanlar rahatsız olsa da muhtaç olduğu tek şey sevgiydi. Ama affedemediği tek kişi de Fırat'tı.
Fırat'ı tanıdıkça nasıl böyle iğrenç bir şeye kalkıştığını anlayamıyordu. Gayet kültürdü, akıllı, nazik ve sadık bir adamdı. Onun da çok pişman olduğunu ve kendini affettirmek için çaba harcadığını görebiliyordu. Fakat Fırat ona ne zaman yaklaşsa istemeden geriliyor ve aklına o iğrenç gece geliyordu.
Ve Fırat... Kitapta Fırat'ın pişmanlığı ve vicdanıyla her baş başa kaldığında acı çekişi öyle bir işlenmiş ki. Bende onunla beraber pişmanlar oldum, harabeye döndüm ve aşık oldum.
Elif'i öyle bir sevdi ki Fırat, yaptığı şey yüzünden onu asla affetmeyeceğini bilse de Elif her geçen gün kalbine ilmek ilmek işlendi. Her geçen gün daha çok sevdi onu ve her geçen gün daha çok pişmanlık duydu onun hayatını mahvettiği için. Kitabı cidden beğendim, cidden yazar o kadar güzel işlemiş ve yazmış ki yüreğinize dokunuyor okurken. Kitaba 4 puan vermemin tek sebebi sonuydu sanırım. Fakat şuan sonunu burada söyleyerek spoiler veremem. Kitabı alın okuyun gerçekten pişman olmasınız. Hiç bıkmadan nasıl sevilir, pes etmeden, yılmadan, yıllarca... Belkide cevap bu kitabın içindedir.
Yazar: Güneş Demirel
Yayın Evi: Ephesus
Sayfa sayısı: 564
Puanım: 4/5
Arka Kapak Yazısı:
Kötü bir başlangıçtı onların ki ne Elif hak etmişti başına gelenleri, ne de Fırat istemişti böyle olmasını. Bir gecede hayatlar değişmiş, hayaller yıkılmıştı...
Zaman unutturabilir miydi kötü anıları?
Affedebilir miydi günahı?
Haksızlıkların en büyüğünü yaşayan Elif, ailesi tarafından dışlanırken, felaketi olan insanlar tarafından sarıp sarmalanır. Her geçen gün nefret ateşiyle bilense de hayata tutunmaya çalışır.
Fırat ise pişmanlıkları ve vicdanı ile savaşırken, Elif'in güzelliğine ve masumiyetine yenilir. Gün geçtikçe ilmek ilmek her hücresine işler Elif. Artık Fırat için hayatın amacı, affedilmek ve kara sevdasına karşılık bulabilmektir.
İki töre mahkumunun hayat yolculuğuna eşlik ederken, hem yüreğiniz acıyacak, hemde dev bir aşka tanık olacaksınız.
Yorumum:
Bu kitap için ön yargılı olmamanızı öneririm. Çünkü kitap diğer Wattpad klasikleri gibi Elif'in hemen Fırat'ı affedip mutlu mesut bir hayat yaşadığı hikayeye dönüşmüyor. Fırat'ın yaptığı şeyi Elif'in kolay kolay unutması çok saçma kaçardı zaten. Elif ve Fırat'ı çok zorlu dönemler bekliyordu çünkü Fırat Elif'in hamile kalacağını tahmin edemezdi -hoş böyle bir şeyi bile nasıl yapmıştı kendine inanamıyordu ya neyse.
Evet, Fırat Elif'e tecavüz etmişti sebebi ise töre denen leke yüzünden başını yere eğmesi idi. Nişanlandığı kız Beril, Elif'in ağabeyine kaçmıştı. Çok baskı altındaydı herkes tarafından küçük gören gözlerle bakılıyordu ve en sonunda bunu yapmaya mecbur bırakıldı.
Elif yaşadığı olay yüzünden günlerce kendine gelememişti. Üstüne üstlük ailesi ondan utandığı için onu tanımadığı biriyle evlenmeye zorluyorlardı fakat hamile olduğu o gece bu da olmadı, evleneceği adamın ailesi istemedi onu. O gece kafasında sadece bu bebek vardı o iğrenç gezenin izini taşıyordu karnında. Karnındakini istiyor muydu emin değildi.
Kafasında bin bir çeşit sesle kendini uçurumun ucunda buldu. Buradan atlayacak ve her şey bitecekti. Bütün o hor gören bakışlardan ve kendini utanç kaynağı gibi gördüğü hissinden kurtulacaktı.
Ama olmadı. Kendisini uçurumun kenarına iten de onu o uçurumun ucundan çekip alanda aynı kişiydi, Fırat.
Elif Fırat ile evlenmek zorunda kaldı çünkü ne Fırat kendi çocuğunun başkasına baba demesine izin verebilirdi ne de ailesi. Elif'i hemen Diyarbakır'a götürdü. Elif oraya gider gitmez bir sevgi yumağının içine düştüğünü sandı çünkü herkes onu çok seviyor ve el üstünde tutuyordu.
Elif başına gelen bu felaket senaryosuna sebebiyet veren aileye sevgi duymaya başlamıştı. Bundan bazı zamanlar rahatsız olsa da muhtaç olduğu tek şey sevgiydi. Ama affedemediği tek kişi de Fırat'tı.
Fırat'ı tanıdıkça nasıl böyle iğrenç bir şeye kalkıştığını anlayamıyordu. Gayet kültürdü, akıllı, nazik ve sadık bir adamdı. Onun da çok pişman olduğunu ve kendini affettirmek için çaba harcadığını görebiliyordu. Fakat Fırat ona ne zaman yaklaşsa istemeden geriliyor ve aklına o iğrenç gece geliyordu.
Ve Fırat... Kitapta Fırat'ın pişmanlığı ve vicdanıyla her baş başa kaldığında acı çekişi öyle bir işlenmiş ki. Bende onunla beraber pişmanlar oldum, harabeye döndüm ve aşık oldum.
Elif'i öyle bir sevdi ki Fırat, yaptığı şey yüzünden onu asla affetmeyeceğini bilse de Elif her geçen gün kalbine ilmek ilmek işlendi. Her geçen gün daha çok sevdi onu ve her geçen gün daha çok pişmanlık duydu onun hayatını mahvettiği için. Kitabı cidden beğendim, cidden yazar o kadar güzel işlemiş ve yazmış ki yüreğinize dokunuyor okurken. Kitaba 4 puan vermemin tek sebebi sonuydu sanırım. Fakat şuan sonunu burada söyleyerek spoiler veremem. Kitabı alın okuyun gerçekten pişman olmasınız. Hiç bıkmadan nasıl sevilir, pes etmeden, yılmadan, yıllarca... Belkide cevap bu kitabın içindedir.
Yorumlar
Yorum Gönder